YAZAN: Sibel Aksu Güngör
PSİKOLOJİK ANTROPOLOJİ & KOÇLUK
Farkındalık… Çağımızda maddi manevi değeri olan bir algı ve duygu durumu. Bize tam olarak nasıl bir sorumluluk yüklediğini tam da bilemediğimiz bir durum. Farkında olmazsak hem kendimize hem
başkalarına zarar verebiliriz. Peki farkındalık kazanınca başkalarına ya da kendimize zarar vermeyeceğimizi garantilemiş oluyor muyuz? Ya da farkındalıkla ne yapacağımızı biliyor muyuz?
Ursula K. Le Guin “Gerçekte Olmayan Şeyler” başlıklı yazısında bir kavramla ilgili başı sıkıştığında, “sevilip sayılan anneanneler veya büyük teyzeler gibi bilge ve yumuşak başlı, ama bazen muğlak öğütler veren iki kitaba” başvurduğundan bahseder. Bu iki kitaptan biri sözlüktür. Benim de bir kavramı çalışmaya başlarken kendimi güvende ve motive hissettiğim yerdir sözlükler. Hem demlenmiş bilginin kaynağıdır hem de bünyesinde peşine düşecek heyecanlı ifadeler barındırır. Farkındalık üzerine sorularımız için de önce böyle bilge yumuşak başlı bir büyük teyzeye danışalım derim.
Türk Dil Kurumu farkındalığı “farkında olma durumu”, farkında olmayı ise “görülmesi veya bilinmesi gereken şeylerden haberi bulunmak, kavranması gereken bir şeye dikkat etmek” olarak tanımlıyor. Le Guin’in izinde büyük büyük teyze olarak kabul edebileceğimiz etimoloji sözlüğüne danışırsak farkındalığın fark kökünden türediğini göreceğiz. Büyük büyük teyzemiz “fark ayrılma, ayrışma, ayırt etme anlamına gelir” diyor bize göz kırparak. Sonuçta anlıyoruz ki farkları görebilmekle ilişkili farkındalık…
Bu da bir dert tabi. Sonuçta hepimiz farklıyız. Peki, farklara dair o bilgiyle ne yapacağız? Farklılıkları kabul etmekle seçimlerimiz ne şekilde etkilenecek? Hangi farklılıkları kabul edip hangilerini “o
kadar da farklılık olmaz canım” diyerek dışarıda bırakacağız? Kim bizden olacak? Nasıl karar vereceğiz? Aile üyelerimiz, hısım akrabalarımız, komşularımız, aynı coğrafyayı paylaşanlar, aynı dili
kullananlar, aynı dine inananalar, aynı hikayeleri dinlemiş olanlar, aynı yaşta olanlar, aynı okula gidenler, aynı müziği dinleyenler, aynı takımı tutanlar,…
Kim bu “bizden” olanlar? “Biz” ya da “öteki” olma hali için bazen “kültür” kavramının kullanıldığını duyarız ya da kullanırız. “Kültür farkı” dendiğinde bazen sınıfsal faklılıklarla ilişkilidir, bazen inanç sistemleri ile. Bazen sanatla ilişkilidir bazen memleketle. Ancak kültür bunların ötesinde, peşine düştüğünüzde sizi insanlık tarihine yolculuğa çıkarırken sahip olduğunuz bütün bilgi ve inancı sorgulamanıza neden olacak çok güçlü bir kavramdır. Kültür kavramının peşine düştüğünüzde felsefe ve doğa tarihi gelenekleri üzerinde yükselmiş bir disiplinin; antropolojinin alanına girersiniz ve bir daha çıkamazsınız. Çünkü antropoloji sadece bir disiplin değildir. Bir düşünme biçimidir. İnsanı, ötekini ve ötekine referansla kendini anlamayı teşvik eden bir yaklaşımdır.
Kültür kavramının izini ekonomide, siyasette, dinde, ekolojide, psikolojide, ya da dijital dünyada takip edebilirsiniz. Benim yoluculuğum da kültür ve psikoloji arasındaki ilişkiye merakımla biçimlendi. Psikolojinin insan deneyimini incelediği üç kategorinin; algının, bilişin ve motivasyonun; kültürle ne şekilde bir etkileşim içinde olduğunu anlamanın sadece dünyanın farklı köşelerinde farklı zaman dilimlerinde bambaşka kültürlerde doğmuş, büyümüş ve yaşamış insanları değil, aynı evin içinde büyüyen çocuklarımızı anlamak için bile bir anahtar olduğunu söyleyebilirim. Duyguların öğrenilmesi, dilin düşünceyi biçimlendirmesi ya da belleğin senaristliği üzerine tartışmalar farklılıklar kadar benzerlikleri vurguladığı için sanırım psikolojik antropoloji alanını seçtim. Çünkü günümüz dünyasında farklıkların farkında olarak benzerliklere odaklanmanın önemine inanıyorum.
Bu alanın koçlukla bağını kurma konusunda yöntem benzerliği hareket noktam oldu. Antropolojinin insanı anlamak üzere dinlemeye ve gözlemlemeye dayalı yönteminin koçluk pratiği ile tamamlayıcı ilişkisi bireysel ya da topluluklar arası ilişkiler ve sosyal sorunlarla ilgili çözümler için sağlam bir zemin vaat ediyor. Bu zeminin üzerinde inşa edilecek çözümler için alanlar ve uzmanlıklar arası katkı çok değerli. Peki, sizin elinizde ne var? Gelin birlikte inşa edelim.